Türkiye’de sağlık hizmetlerine erişim her geçen yıl daha da maliyetli hâle gelirken, TÜİK’in son verileri sağlık harcamalarındaki çarpıcı artışı gözler önüne serdi. Buna göre yurttaşların tedavi, ilaç ve diğer sağlık giderleri için yaptığı cepten harcamalar 2024 yılında yüzde 100,2 artarak 442 milyar 356 milyon TL’ye kadar yükseldi.
Bu dramatik artışla birlikte cepten yapılan harcamaların toplam sağlık harcamaları içindeki payı da %18,8’e kadar çıktı.
“Yurttaş kamu sağlık hizmetine ulaşamıyor”
Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap, cepten harcamalardaki bu artışın önemli bir işareti olduğuna dikkat çekti:
- Yurttaşların kamu hastanelerinde sağlık hizmetine erişemediğini ya da aldığı hizmetten memnun kalmadığını,
- Bu nedenle özel sağlık kuruluşlarına yönelmek zorunda kaldığını,
- Genel sağlık sigortası prim borcu nedeniyle sosyal güvencesi olmayan kişi sayısının arttığını,
- Özel sağlık sektörünün genel sistem içindeki payının giderek büyüdüğünü söyledi.
Azap, yıllar içinde özel sağlık sektörünün kamudan çok daha hızlı büyüdüğünü vurgulayarak şu verileri paylaştı:
- 2002–2023 arasında kamu yatak sayısı 1,3 kat, özel yatak sayısı ise 4,6 kat arttı.
- Ameliyat sayısı kamuda 3 kat, özelde ise 6,9 kat arttı.
Azap, kamu sağlık sisteminde hekimlerin MHRS yoğunluğu ve performans baskısı nedeniyle nitelikli hizmet vermesinin zorlaştığını belirterek:
“Kamu hastanelerinde 5 dakikada bir hasta bakılan bir sistem var. Bu, kaliteli sağlık hizmetini imkânsız hâle getiriyor.”
Görüntüleme hizmetleri özelde çok daha yoğun
Dr. Azap, MR, tomografi, ultrasonografi, röntgen ve anjiyografi gibi görüntüleme hizmetlerinin özel sağlık kuruluşlarında daha fazla olduğunu belirtti. Hastaların çözüm için aylarca beklemek istemediğini söyleyen Azap, önemli bir duruma dikkat çekti:
- Bilgisayarlı tomografi cihazlarının %39’u,
- MR cihazlarının %46’sı
özel sektörde bulunuyor.
“Genel bütçeden sağlığa ayrılan pay yetersiz”
Azap, sağlık harcamalarındaki artışın temel nedenlerinden birinin de genel bütçeden sağlığa ayrılan düşük pay olduğunu belirtti. Kamu kaynaklarının önemli bir kısmının şehir hastaneleri anlaşmaları nedeniyle özel şirketlere aktarıldığını söyleyerek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Koruyucu sağlık hizmetlerine yeterli yatırım yapılmadığı için hastalıklar artıyor, tanı ve tedavi harcamaları yükseliyor. Bu durum hem maliyeti artırıyor hem de tedavilerin gecikmesine neden oluyor.”




